5 Ocak 2021, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz
2021’in ilk blogunda Gini katsayısı kullanarak Türkiye’deki gelir dağılımını inceliyoruz.
Gini katsayısı herkesin gelirinin eşit olduğu bir toplumda 0 değerini alır. Katsayının büyümesi o ülkede eşitsizliğinin büyüdüğüne işaret eder.
Aşağıdaki grafikte Gini katsayısının yıllar içindeki değişimini iki kaynak kullanarak sergiliyoruz. EUROSTAT’dan alınan Gini katsayısı Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi bilgilerine dayalıdır. Bu hesaplamada yer alan kullanılabilir gelir, kişisel gelirden dolaysız vergilerin çıkartılıp, devlet tarafından sağlanan sosyal transferlerin eklendiği gelir kavramıdır. Eşdeğer kullanılabilir gelir ölçeği ise her hanenin toplam kullanılabilir gelirinin hanedeki eşdeğer fert sayısına bölünmüş halidir. Veriler 2008’den itibaren mevcuttur, fakat 2008 verisi aslında 2007’de yapılan anketten elde edildiği için grafiklerimizi bu düzeltmeyi yaparak sergiliyoruz. İkinci grafik Dünya Bankasın’dan alınmıştır. Dünya Bankasının verileri Hanehalkı Tüketim Harcaması İstatistikleri’ni kullanarak elde edilen, ve tüketim kaleminden yola çıkılarak hesaplanan bir Gini katsayısıdır. Bu veriler 2002 yılından itibaren mevcuttur.
EUROSTAT verilerine göre, Türkiye’de gelir eşitsizliğinde 2007-2008 yılları arasında artış, 2008-2013 yılları arasında azalma, 2013-2017 yılları arasında ise gene bir artış gözlenmiştir. 2018’de ise eşitsizlikte azalma kaydedilmiştir.
Dünya Bankası verileri ise oldukça farklı bir sonuç vermektedir. Dünya Bankasına göre Türkiye’de gelir eşitsizliği 2008-2015 yılları arasında artmış ama 2015-2017 yılları arasında azalmış, ve 2018’de tekrar artmıştır. Bu çelişkili bilgilerin kaynağının daha detaylı anlaşılması gerekmektedir.

Gini katsayısının seviyesinin ne anlama geldiğini daha iyi anlamak için aşağıdaki grafiklerde üç ayrı veri kaynağı kullanarak birçok ülke ile karşılaştırma yapıyoruz. EUROSTAT, Dünya Bankası ve OECD veri kaynaklarında sırasıyla 35, 35 ve 36 ülke bulunmaktadır. Ülkeler veri kaynaklarına göre değişmekle birlikte 27 ülke üç grafikte de mevcuttur. 2015 yılını seçmemizin nedeni ise bu yılda daha fazla ülke için veri olmasıdır.
Bu üç grafikten, Türkiye’deki gelir eşitsizliğinin birçok ülkeden yüksek olduğunu gözlüyoruz.



Gelir dağılımında vergilerin rolünü anlamak açısından aşağıda kişisel gelir ile kullanılabilir gelir (vergi ve sosyal transferler sonrası elde edilen gelir) verilerinin kullanıldığı Gini katsayılarını sergiliyoruz (Veri). Birçok ülkede gelir vergileri gelir seviyesi arttıkça daha yüksek vergi oranlarının uygulandığı aşamalı (progressive) sisteme sahip olduğu için kişilerin kullanılabilir gelirlerinin vergi ve sosyal transferler öncesi hesaplanan kişisel gelirlerden daha eşit bir dağılıma sahip olmaları beklenmektedir. Dolayısıyla aşağıdaki grafikte ülkelerin genellikle 45 derece çizgisinin altında yer almaları beklenmektedir. Mesela bu grafikte Amerika’nın kişisel gelirlerle hesaplanan Gini katsayısı %50,6 iken vergi ve transfer politikaları sonucu elde edilen kullanılabilir gelir ile hesaplanan Gini katsayısının %39’a düşmüş olduğunu gözlüyoruz. Fransa’da ise vergi ve transfer öncesi %51,6 olan Gini katsayısı, vergi ve transferlerle %29,5’e kadar gerilemiştir.
Bu grafikte Türkiye’deki vergi ve sosyal transferlerin gelir dağılımını düzeltici bir etki göstermediğini, Gini katsayısının iki metotla da hemen hemen aynı sonuçlar verdiğini gözlemliyoruz.

Türkiye’deki vergi gelirlerinin kaynakları, vergilerin neden gelir dağılımına düzeltici bir etkisi olmadığını anlamak açısından ipucu verebilir. Aşağıdaki grafiklerde dört ülkede vergi gelirlerinin kaynaklarını sergiliyoruz (Veri). Toplam vergi gelirlerinde en önemli dört kaynak mal ve hizmet vergileri, gelir vergisi, mülkten alınan vergiler ve kurumlar vergisidir. Mesela 2019 yılında Amerika’da toplam vergi gelirlerinin %17,5’i mal ve hizmet vergilerinden, %41,4’ü ise gelir vergilerinden sağlanmıştır. Kore ve Fransa’da mal ve hizmet vergilerinin toplam vergi gelirlerine oranı %25,8 ve %27’dir. Türkiye’de bu sayı %38,9 değerindedir.




Bu grafiklerden çıkan görüntü Türkiye’nin vergi toplama sürecinde daha çok mal ve hizmet vergilerini kullandığına işaret etmektedir. Bu tür vergiler her gelir diliminden eşit oranda alındığı için, gelir dağılımında düzeltici bir rol oynamamaktadır.