Kur Korumalı Mevduat 

17 Kasım 2023, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz

2021 Kasım ayında hızla artmaya başlayan dolar kuru ve enflasyon ile birlikte Türkiye’de yaşayanların toplam mevduatlarındaki yabancı para oranı da hızlı bir artış göstermeye başlamıştı. Bu oran 2021’in Eylül ayında %45.6 iken Aralık ayında %56.2’e yükselmiş, Ekim 2023’de ise %35.9 seviyesine düşmüştür. 

Yabancı mevduata olan talep artışını dizginlemek amacı ile 21 Aralık 2021 tarihinde Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesabı tüketicilere sunuldu. Bu hesabı açan kişilerin vade sonunda aldığı getiri o dönem için belirlenen faiz getirisi ile olası kur değişikliği oranın kıyaslanması ve yüksek olan orandan getiri alması seklinde düzenlenmişti. Aşağıdaki grafikte KKM mevduatların dolar cinsinden sunmaktayız (veri).  Bir sene içinde yaklaşık 75 milyar dolara çıkan KKM mevduatları, güncel verilere göre 2023 Kasım ayında yaklaşık 100 milyar dolar değerindedir. 

Toplam mevduatlarda yabancı para oranı düşerken KKM oranları artmış olduğu için, 2022-2023 döneminde bu iki mevduat türünün toplam mevduatlardaki oranı %60-70 civarlarında seyretmiştir. 

Aşağıdaki grafikten de görülebileceği gibi TL mevduat faizleri halen enflasyon oranının oldukça altında seyretmektedir. Örneğin Ekim 2023’de 1 aylık mevduat faizi %34.1, enflasyon %61.3 olduğuna göre expost reel faiz eksi %27.2 olmuştur. Bu durumda, yabancı para mevduatlarına ya da KKM’ye olan talebin düşmesi kolay değildir. 

Print Friendly, PDF & Email

Yabancılara Konut Satışı

13 Ekim 2023, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz

Türkiye’de yıllık konut satışı 2013’ten beri ortalama yaklaşık 1.3 milyondur. 2023 istatistiklerini de yansıtabilmek amacı ile, aşağıdaki grafikte her yılın ilk 9 ayındaki konut satış istatistiklerini göstermekteyiz. Bu dönemde en yüksek sayıda satış 1 milyon 116 bin ile 2020 yılında gerçekleşirken, 2023’te 900 bin konut satılmıştır. 

Bu satışların illere göre dağılımına baktığımızda, örneğin 2023’de konut satışlarının %16’sının İstanbul’da, %9.7’sinin Ankara’da, %5.3’ünün Antalya’da, ve %5.3’ünün İzmir’de olduğunu görüyoruz. 

Bu veriler kapsamında yabancıların aldığı konut sayısına bakacak olursak 2022 yılının ilk 9 ayında 49.6 bin satış gerçekleşmiştir. 2023 yılında aynı dönemde ise yabancıların aldığı konut sayısı 28 bin olmuştur.

Aşağıdaki grafikte yabancılara yapılan konut satışlarının toplam konut satışları içindeki yüzdesini görmekteyiz. 2018 yılından sonraki artış dikkat çekmekle beraber 2022 ve 2023 yılında toplam konut satışlarının %4.7’si ve %3.1’i yabancılara yapılmıştır. 

2023’te yabancıların en çok konut aldığı illerimiz 8965 konut ile İstanbul ve 10372 konut ile Antalya olmuştur.

Türkiye’de en fazla konut satın alan yabancılar Rusya, İran, Irak ve Almanya vatandaşlarıdır. Mesela 2023’de yabancılara satılan konutların %30.7’si Ruslar, %12.7’si İranlılar tarafından alınmıştır. 

Konut fiyatlarının bölgeler bazında gösterdiği değişikliği incelediğimizde, bu dönemde bütün bölgelerde konut fiyat artışının enflasyonun üzerinde seyrettiğini görüyoruz. En hızlı fiyat artışı ise Antalya (Antalya-Burdur-Isparta) bölgesinde gözlenmektedir. 2018’in ilk ayından beri tüketici fiyat endeksi yaklaşık 5 kat, Türkiye genelinde konut fiyatları 10 kat artarken Antalya’da fiyatlar 15 kat artmıştır. 

Print Friendly, PDF & Email

Emek Piyasası

11 Ekim 2023, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz

Türkiye’nin enflasyon ile mücadele ettiği bu dönemde işgücü piyasasından haberler nispeten pozitif bir yönde gelişmektedir. Çalışmaya elverişli nüfusun ne kadarının çalıştığını gösteren istihdam oranı temmuz ayında kadınlar için %31.5 ile 2012’den beri en yüksek düzeyine ulaşırken, erkeklerde %65.7 ile 2018 öncesi seviyelerine geri gelmiştir. 

Çalışan ya da iş arayan kişileri içeren işgücüne katılım oranında, kadınların %36.1 ile 2012’den beri en yüksek seviyeye geldiklerini, erkeklerde ise halen 2018 seviyesine ulaşılmadığını görüyoruz. 

İş arayanların sayısının işgücüne bölünmesi ile elde edilen işsizlik oranında da kadınlar, erkekler ve gençler için işsizlik oranı 2018 öncesi seviyelerine düşmüş bulunmaktadır. 

İstihdamdaki değişikliklerin sektörlere dağılımına baktığımız zaman sanayi ve hizmet sektörlerinin istihdam artışında başı çektiğini, inşaat ve tarım sektörlerinde ise istihdamın halen 2017’nin dördüncü çeyrek seviyesinden düşük olduğunu görüyoruz. 

Print Friendly, PDF & Email

Yine Enflasyon

22 Eylül 2023, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz

Ağustos ayı yıllık enflasyon oranı %58.9 olarak gerçekleşmiştir. Enflasyonun kategorilerine bakacak olursak lokanta-otel %89.3 ve sağlık %77.5 ile yıllık bazda en fazla fiyat artışı yaşanan kategorilerdir. Yıllık enflasyonun en düşük olduğu iki kategori ise giyim (%31) ve konut (%24.9) olmuştur.

Enflasyonun yıl içindeki seyrine bakacak olursak, haziran ayında yıllık %38’e gerileyen enflasyon temmuz ve ağustos aylarında ciddi bir yükselişe geçmiş;  temmuz ve ağustosta aylık enflasyon %9.4 ve %9 olarak gerçekleşmiş bunun sonucunda ağustos ayında yıllık enflasyon %58.9’e yükselmiştir. Bu artış enerji ve gıda fiyatlarından arındırılmış enflasyon endeksinde de gözlenmektedir. 

Hizmet ve mal enflasyonunu karşılaştırdığımızda ise karşımıza farklı bir tablo çıkmaktadır. Mal enflasyonunun baz etkisinin de katkısıyla 2023 Haziran’a kadar düşüş trendinde olduğu görülürken hizmet enflasyonunda böyle bir düşüş gözlenmemektedir. 

Bu süreçte Merkez Bankası fonlama maliyetinde de artışlar yaşanmıştır, uygulanan politikaların etkisiyle ihtiyaç kredisi faizi eylül ayında %57’e ulaşmış, 3 aylık mevduat faizi ise %40 ile enflasyon oranının altında kalmaya devam etmiştir. 

Print Friendly, PDF & Email

Bölgeler Arası Daha İyi Yaşam Endeksi

26 Ağustos 2023, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz

Bir önceki yazımızda OECD’nin yayımladığı, ülkelerin refah seviyesini birçok farklı veri ile ölçmeye çalışan Daha İyi Yaşam Endeksini incelemiştik. Türkiye İstatistik Kurumu bu metotları kullanarak 2015 yılında 81 ilin yaşam standartlarını değerlendirmiştir. Bu endeks OECD’nin yayımladığı endekse benzemekle birlikte 11 temel unsur ve 41 alt unsurdan oluşmaktadır.  Bunların arasında yine insanların yaşadığı evlerin kalitesinden, kişilerin bütçesindeki yüküne, eğitim, çevre, güvenlik, sağlık, siyaset ve sivil yaşama katılma istatistikleri yer almaktadır.

Daha kolay karşılaştırma yapabilmek için iller bazında yayımlanan endeksin nüfus ağırlıklı ortalamasını alarak Türkiye’yi 26 bölgeye ayırıyoruz. Aşağıdaki grafiklerde Türkiye’nin değişik bölgelerinin bu alt kategorilerdeki yerini gösteren bazı örnekler sunuyoruz.

Örneğin hava kirliliği, su kirliliği, orman alanı, gürültü kirliliği ve belediyelerin temizlik hizmetleri alt kategorilerini içeren çevre kategorisinde Ağrı bölgesi en düşük seviyede not alırken Kastamonu bölgesi en iyi performansı göstermektedir. 

Cinayet oranı, trafik kazası oranı, gece tek başına yürürken güvende hissetme ve kamunun güvenlik hizmetlerini içeren güvenlik kategorisinde Karadeniz illeri (Trabzon, Kastamonu, Zonguldak bölgeleri) iyi notlar alırken Ankara, Aydın ve Adana bölgeleri düşük seviyede yer almaktadır. 

İller arasında ciddi farklıklar gösteren başka bir kategori de okul öncesi okullaşma, TEOG-YGS puanı, yüksekokul mezunu oranı ve kamunun eğitim hizmeti ile ölçülen eğitim kategorisidir.  Burada Güneydoğu ve Doğu Anadolu illeri en düşük seviyede yer almaktadır. 

Gelir dışındaki bütün kategorileri eşit ağırlıkla değerlendirdiğimiz daha iyi yaşam endeksi ile kişi başı gelir arasındaki ilişkiye bakacak olursak iki önemli gözlem yapabiliriz. Birincisi, kişi başı gelir arttıkça daha iyi yaşam endeksi artmaktadır ama belirli bir gelir seviyesinden sonra bu ilişki zayıflamıştır. İkincisi ise Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki birçok ilimizin hem kişi başı gelir hem de daha iyi yaşam endeksi açısından en düşük seviyede yer almaları, buna karşın Marmara bölgesinin ise hem kişi başı gelir hem de yaşam standardı açısından diğer bölgelerden üstün olduğudur. 

Print Friendly, PDF & Email

Daha İyi Yaşam Endeksi 

16 Ağustos 2023, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz

OECD’nin yayımladığı, ülkelerin refah seviyesini birçok farklı veri ile ölçmeye çalışan Daha İyi Yaşam Endeksi 11 temel unsur ve 24 alt unsurdan oluşmaktadır. Bunların arasında insanların yaşadığı evlerin kalitesinden, kişilerin bütçesindeki yüküne, eğitim, iş hayatı, toplum, çevre, güvenlik, sağlık, sivil yaşama katılma istatistikleri yer almaktadır. Kategorilerin detayına bakacak olursak temel donanımlardan yoksun konutlar, konut harcamaları, kişi başına düşen oda sayısı; hanehalkı yıllık net gelir ve mali zenginliği; işgücü piyasası güvensizliği, istihdam oranı, uzun dönem işsizlik oranı, işe bağlı kişisel kazanç̧; sosyal iletişim; eğitime katılım, öğrenci becerileri, eğitimde geçen yıl; hava kirliliği, su kalitesi; paydaş̧ katılım, seçmen katılımı; yaşam beklentisi, sağlık beyanı; yaşam memnuniyeti; gece yürürken güvende hissetme, cinayet oranı; çok uzun saat çalışanlar, boş vakit ve kişisel bakıma harcanan zaman gibi geniş bir liste görebiliriz. Niteliklerinden de anlaşılabileceği gibi bu verilerin bir kısmi ülkeler tarafından yayımlanan istatistiklerden, bir kısmı da ülkelerde yapılan anketlerden elde edilmektedir.

Bu tür endeksler çoğu zaman kişi başı gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) ile ölçülmesinin zor olduğu düşünülen refah seviyesini daha iyi anlamaya çalışmak istememizden kaynaklanmaktadır.  Aşağıdaki grafikte Türkiye’nin bu alt kategorilerdeki yeri için bazı örnekler sunuyoruz. Örneğin seçimlerde oy veren kişi oranı ile ölçülen sivil katılım kategorisinde Türkiye ortalama bir puan alırken; hava kirliliği ve su kalitesi alt kategorilerini içeren çevre kategorisinde oldukça düşük bir seviyede yer almaktadır. Türkiye cinayet oranı ve gece tek başına yürürken güvende hissetme sorusunu içeren güvenlik kategorisinde de pek çok ülkenin gerisindedir. 

OECD web sitesinde bu kriterleri kişiler kendi tercihlerine göre ağırlıklandırabilmektedir. Biz bu kategorilerden gelir hakkındaki bilgileri çıkartarak ve diğerlerine eşit ağırlık vererek aşağıdaki grafiği oluşturduk. Bu grafikten Daha İyi Yaşam Endeksi ile kişi başı gelirin yakın ilişkisi ve Türkiye’nin bu karşılaştırmada birçok ülkenin gerisinde yer aldığı açıkça gözlenmektedir. 

Print Friendly, PDF & Email

Cari Açığın Finansmanı

10 Ağustos 2023, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz

Cari işlemler dengesi mal, hizmetler, yatırım gelirleri ve transfer gelirleri dengelerinin (yani ihracat-ithalat değerlerinin) toplamından oluşmaktadır. Mayıs 2023’de 7.9 milyar olan cari açığın ana sebebi -10.5  milyar dolar değeriyle mal dengesi olmuştur. Yani bu kategoride yapılan ithalat, ihracatımızdan 10.5 milyar dolar daha fazla olmuştur. Hizmetler kategorisi ise 2.6 milyar dolar cari fazla vermiştir. 

Bir ülkede cari açık olması, o ülkenin dışardan kaynak sağlamasını, yani cari açığın finansmanını gerektirmektedir. Cari açıkların finansmanı ise birkaç şekilde yapılabilir. Buradaki önemli ve en çok rastlanan yöntem finans hesabının altında yer alan doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve diğer yatırımlar olarak sıralanabilir. Bunların yanı sıra rezerv varlıkları, Merkez Bankasının portföyünde tuttuğu parasal altın, özel çekme hakları (SDR) gibi kalemler de gerektiği zaman cari açığın finansmanında kullanılmaktadır. Tabi bu yöntem Merkez Bankası rezervlerinde azalmaya sebep olmaktadır. Nitekim 2023 Mayıs ayında resmi rezervlerde 16.5 milyar dolar net azalış gerçekleşmiştir. Türkiye son zamanlarda yabancı yatırımcıların tercih ettiği bir piyasa olmadığı için cari açığın finansmanda rezervler gittikçe önemli bir rol oynamaya başlamıştır.

Merkez Bankasının bu müdahaleleri rezervlerinde önemli değişikliklere sebep olmaktadır. Örneğin, aşağıdaki grafikte Merkez Bankası brüt dolar rezervlerinde 2020’de yaşanan büyük düşüş açıkça gözükmektedir. 

Ayrıca, önemli başka bir kavram da net rezervlerin incelenmesidir. Net döviz rezervi, Merkez Bankasının aktif kısımda yer alan dış varlıklardan pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkartılmasıyla elde edilir. Brüt rezervler bankaların Merkez Bankasında tutmakla yükümlü oldukları döviz yükümlülüklerini içerirken net rezervler bu yükümlülükleri içermemektedir. Dolayısı ile eğer mevduat sahipleri bankalardan döviz mevduatlarını çekmek isterseler, bankaların Merkez Bankasında tutukları döviz miktarlarında da değişiklik olacaktır. Bu sebepten Merkez Bankasının piyasaya müdahale etmek istediği zaman net rezervlerinin ne durumda olduğu da önemlidir. Aşağıdaki grafikten de görülebileceği gibi net rezervler 2021’den beri çok düşük seviyelerde seyretmektedir. 

Print Friendly, PDF & Email

Piyasa Faizleri ve Merkez Bankası

6 Haziran 2023, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz

Seçim sonrası ekonomide neler değişecek bilmiyoruz ama 2022 başından beri devam eden faiz politikasının önceki dönemlerden nasıl farklı olduğunu aşağıdaki grafikte açık seçik görebiliyoruz. Bu zaman içinde merkez bankası faizi olarak düşünebileceğimiz TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti ile 1 aylık ve 3 aylık mevduat faizleri arasındaki fark gittikçe açılmaya devam etmiştir. Son verilere göre mayıs ayının son haftası için 3 aylık mevduat faizi %35 seviyesine yaklaşırken TCMB faizi %9 seviyesindedir. 

Benzer bir durum kredi faizleri ve TCMB fonlama maliyeti arasında da görülebilir. Kredi faizleri ile merkez bankası faizi arasındaki fark açılmaktadır. 

Enflasyon ile karşılaştırıldığında ise sadece 3 aylık mevduat ve ihtiyaç kredisi faizlerinin enflasyon oranına yaklaşmış olduğunu, diğer faizlerin halen enflasyonun çok altında seyrettiğini görüyoruz.

Seçim sonrası rasyonel ekonomik politikalara dönüşün, birçok faiz kategorisinde faizlerin enflasyon oranına yaklaşması anlamına geleceğini tahmin ediyoruz. Piyasa faizleri ile enflasyon arasındaki farkın azalması Merkez Bankasının belki de çok zorlanmadan faiz artışına gidebileceğini düşündürmektedir.

Print Friendly, PDF & Email

2022’nin Özeti

10 Mayıs 2023, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz

Bu blogda 2022 yılında Türkiye’nin ekonomik performansının dünyadaki ülkeler ile kısa bir karşılaştırmasını sunuyoruz. 

Türkiye bu yılı dünyada az rastlanan %72seviyesinde bir enflasyon oranı ile bitirmiş vaziyettedir.

Bu sene yaşanan enflasyon 2005’den beri %10 civarında seyreden oranın maalesef kat kat üstüne çıkmış bulunmaktadır. 

Enflasyondaki artış ile birlikte dolar kurunda da %86 artış yaşanmıştır.  

Bu dönemde konut fiyatları enflasyonun üstünde bir artış göstermiş ve reel olarak %40 civarında yükselmiştir. Dünyadaki benzer ülkeler ile olan karşılaştırmada bu seviyede bir artışa rastlanmadığını söyleyebiliriz. 

İstihdam oranlarında ise hem erkek hem kadın istihdam oranları dünyadaki benzer ülkelerin oldukça altında seyretmeye devam etmiştir. 

Bu karşılaştırmalarda pozitif bir kategori GSYH’da %5.6 büyüme gerçekleşmiştir.

GSYH’daki artışın arkasındaki en önemli sebebin hanehalklarının tüketimindeki artış olduğunu görüyoruz. 2022’de %20 artışla GSYH’ya en fazla katkıyı yapan kategori hanehalklarının tüketimi olmuştur. 

Enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki olumsuzlukların tüketim harcamalarını tetiklediğini söyleyebiliriz.

Print Friendly, PDF & Email

Neden Dış Ticaret Açığımız Arttı?

16 Nisan 2023, Ayse Ökten ve Samed Küçükikiz

2022 yılında dış ticaret açığı 109 milyar dolar ile 2013 sonrası mevcut olan dış ticaret istatistikleri verisinde en yüksek değerine ulaşmıştır. Dış ticaret açığı basit bir şekilde ithalatın ihracattan çıkartılmasıyla elde edilir. Aşağıdaki grafikte aylık ihracat ve ithalat rakamlarını dolar cinsinden görmekteyiz. 2021 Eylül ayından sonrasını kırmızı boyalı alanla gösterdiğimiz grafiğimizde ithalatın ihracattan daha fazla arttığını ve bu durumun yüksek dış ticaret açığına neden olduğunu söyleyebiliriz.

Dış ticaret açığını da aşağıdaki  grafikten görebiliriz.

 Bir ülkenin ihracat ve ithalat miktarını belirleyen pek çok etmen vardır. Bunların bir tanesi ülkeler arasındaki nispi fiyat farklarıdır. Bu veriyi reel efektif döviz kuru özetlemektedir.  Aşağıdaki grafiği baktığımızda 2021 sonbaharında yaşanan kur artışı ile reel kurda bir düşüş gözlemlemekteyiz. Eğer dış ticaret açığımızı etkileyen tek etmen reel döviz kuru olsaydı ihracatımızın artıp ithalatımızın azalmasını bekleyebilirdik. Ama blogumuzun başında bizim gözlemlediğimiz ihracatın artarken ithalatın daha çok arttığı yönündeydi. 

Bu durumu daha iyi anlamak için dış ticaret miktar endeksi ve dış ticaret birim değer endeksine bakıyoruz. Miktar endeksi bir ürünün adedini, boyunu ya da hacmini dikkate alırken birim değer endeksi aynı ürünün dolar cinsinden fiyatındaki değişimi baz alır. Örneğin miktar endeksindeki değişimi reel bir değişiklik olarak birim değer endeksindeki değişimi ise ürünün dolar cinsinden enflasyonu olarak düşünebiliriz.

Aşağıdaki grafikte 2022 yılında ihracat birim değer endeksinde bir artış gözlenirken miktar endeksinin de dolar cinsi ihracat ile beraber hareket ettiğini söyleyebiliriz.  

İthalat bilgilerine baktığımızda ise farklı bir görüntü ile karşılaşmaktayız. Aşağıdaki grafikte ithalat birim değer endeksinde 2021 yılının ikinci yarısında başlayan  ciddi bir artışın yaşandığını ve bu artışın 2022 yılında yaşanan ithalat artışında belirleyici rol oynadığını söyleyebiliriz. Diğer bir değişle 2022 yılında Türkiye yaklaşık aynı miktar ürünü alırken birim değer endeksindeki artış neticesinde dolar cinsinden daha fazla para ödemek zorunda kalmış ve bu durum dolar cinsinden ithalatımızda ciddi bir artışa neden olmuştur.

Sonuç olarak 2022 yılında dış ticaret açığında yaşanan gelişmelerde dünyada yaşanan enerji ve hammadde fiyatlarındaki artışın önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz.

Print Friendly, PDF & Email